İstikamet Köln
19 Şubat 2010 - Cuma akşamı masum bir şekilde arabamla evden ayrıldım, Sabiha Gökçen Havalimanı'na doğru yola çıktım.
Amaç Pegasus Hava Yolları ile İstanbul'dan Köln'e ulaşmak.
Cuma trafiği de eklenince üç saatte Sabiha Gökçen'e vardım. Normal insanlar gibi otopark yazan tabelaya doğru ilerledim. Arabadan inip otoparkçıya sordum, ücretsiz otopark nerede?
Yanıt: "Yok öyle bir şey."
"He, pardon. Pegasus Hava Yolları'nın otoparkı nerede?"
"Havaalanının dışına çık polislere sor."
Kelimesine dokunmadan "diyalog" budur.
...
Uzun uğraşlar sonunda Pegasus Hava Yolları'nın "bedava" otoparkını buldum, parkettim. Yine Pegasus Hava Yolları'nın servisiyle havalanına vardım.
Sabiha Gökçen'de polis şefkati
Güvenlik kontrolünü beklerken sanırım Almancı bir yolcuyla güvenlikçi kadın polis atışmaya başladı. Konu özet olarak şu: Adam çocuğuna oyuncak araba almış. Kadın polis çalıştırır mısınız, dedi. Adam pili yok çalıştıramam, pil varsa siz çalıştırın deyince kadın patladı, bağırmaya başladı: "Nasıl çalıştıramazsınız, siz bana ne yapacağımı söyleyemezsiniz" diye...
Kadın polisin söyledikleri gayet kibardı, sizli bizliydi ama uçakta başıma gelen olayda olduğu gibi, tonlama bambaşkaydı. Sanki yolcu çoban köpeği, karşısındaki arkadaş da ona eğitimini veren sahibi derdiniz, kişileri ve olayı görmeseniz.
Ben de kendime kendime tonlama yaptım, Al Pacino'nun Scarface tonlamasıyla "okay okay, they gonna fuck me all over here, get me out of that place" dedim içimden, girdim içeri.
(Ayrıntılı bilgi için: http://www.youtube.com/watch?v=22R5chUtZTU )
...
Pegasus Hava Yolları'nın check-in'ini tamamladım. Saatinde, dikkat edin saatinde diyorum, uçağa alındık... Uyudum. Diğer yolculardan öğrendim ki, 25 dakika geç kalkmışız.
"Olsun" dedim.
...
Yemek, içecek servisi başladı. Yemekler 10 EUR, içecekler 2 EUR, 3 EUR, Allah ne verdiyse. Anladığım kadarıyla Pegasus Hava Yolları 50 milyon dolarlık uçaktan ucuz bilet satarak ettiği zararı bu yemek paralarıyla kurtaracak.
Ona da "olsun" dedim, amaç Köln'e varmak.
Cemal Bey, bi' s.ktirir gider misiniz?
Buraya kadar alçak gerilimle süren yolculuğum daha alçak bir gerilimle devam etti....
Tarkan gibi benim de "çişim geldi". Pilot tarafındaki perde kapalıydı, açıp tuvalete kafamı uzattım. Anladığım kadarıyla perde kapalı olunca açmak "strictly prohibited"mış, yani çok çok yasakmış...
Ne yazık ki bunu yazıyla belirtmemişler. Denize, çöle, ormana inersek ne yapacağımızı detaylı anlatan, önce kendimize, sonra çocuğumuza oksijen maskesini takmamızı öğütleyen anonsta da söylenmiyor. Ancak burası Türkiye, "yassah"...
İsviçre'de 111 EUR'ya gidiş dönüş kayak keyfi sunan Pegasus Hava Yolları'nın genç hostesi bu vesileyle bana sağlam bir kaydı. Kayak keyfine İsviçre'de değil, Köln yolunda varmış oldum...
Defalarca denesem de, Pegasus Hava Yolları'nın 1 x 5 cm boyunda yazmayı uygun gördüğü isimlikten adını okuyamadığım uzun boylu, saçları boya sarışını, Swatch Skin saati olan hostes hanım kız "beyefendi perdeyi kapatır mısınız lütfen" dedi.
Buraya kadar da "olsun" diyebilirim aslında ama, kadının tonlamayı "beyefendi kapıyı kapatıp bi' s.ktirir gider misiniz?" biçiminde yapması beni biraz bozdu.
İçip acil çıkış kapısını açmaya çalışan sarhoş yolculara bile insan gibi davranıldığı havacılık dünyasında böyle bir hostes, böyle bir havayolu nasıl varolabiliyor, çok şaşırdım...
Hayır, orada hemen kalkıp Captain Pilot'a anlatayım hostes'iniz beni iki lafla yerin dibine soktu, söz yarası açtı diyeyim... Ama korktum adam "beğenmiyorsan faytona bin lan dallama" diye girecek konuya, "müdür bu, buna konuş" diye levyeyi uzatacak elime...
...
Uçuş biraz gecikmeli olarak bitti, Köln Havalimanı'na indim. Sağolsun Gültekin Abi beni karşıladı, insan yüzü görmüş oldum.
Pegasus Hava Yolları'yla dönüş yolculuğu
Tabii dönüş yolculuğu da olaysız geçemezdi. Uçağın kalkmış olması gereken saatte güvenlik kontrolünden geçmiş, bekliyorduk...
Bir süre sonra aşağı inip bavullarımızı seçeceğimizi söylediler: Bir tane bavul fazlaymış.
Sırayla aşağı indik. -3 derece Köln soğuğunda (Almanya havası rüzgarlıdır, -3'te İstanbul'un -5'i gibi, Moskova'nın -15'i gibidir) dışarı çıkarıldık, bavullarımızı seçtik.
Uçak 35 dakika gecikmeli olarak kalktı, Captain Pilot'ımız kendilerine bağlı olmayan bir gecikmeden dolayı özür diledi. Check-in'in Pegasus Hava Yolları elemanlarınca hatalı yapılıp fazla sayıda bavulun uçak bagajına yollanması Pegasus Hava Yolları'nın değil, Mercedes gibi, BMW gibi sıfır hata efsaneleri üreten, "Alman mükemmelliyetçiliği" diye bir deyimi tüm lugatlara sokmuş Almanya'nın en büyük hub'larından Köln Havaalanı'nın hatasıymış.
Eee, Alman yorgun tabi. Sabah 7-18 fabrikada çalışıyor, ordan çıkıp geceyarısına kadar restaurantta çalışıyor, geceyarısından 7'ye kadar da havaalanında check-in yapıyor. Koşullar zor; yoksul ülke.
Buna da "olsun" dedim, yemedim ama yer gibi yaptım.
Çavuş kalk, komutan geliyor
Fantastik yolculuğumun diğer bir bombası acil çıkışta oturduğumdan dolayı güvenlik talimatlarını dinlemek zorunda olmam oldu. Zaten 3 gündür arabalarda, trenlerde yatıyorum, koltuğa kafamı koyar koymaz uyudum, hostes gelip uyandırdı.
Bu sefer ki hostes gayet insan bir arkadaştı ki, özür diledi, acil çıkışta oturduğunuz için sorumlu yolcusunuz dedi.
Yıllardır özellikle acil çıkış alan ve hiçbir seferinde uyandırılmamış olan biri olarak şaşırdım, ama hostesin insanlığından dolayı buna gerçekten "olsun" dedim. Hatta Pegasus Hava Yolları'nı tebrik ettim. Dünya havacılığında artık "aşmış" THY'nin, Ortadoğu'nun havacılık imparatoru Emirates'in, en güvenli havayolu listesinde ilk sıralarda yer alan Iberia'nın görmediğini görmüş, acil çıkışta oturanları uyandırıp nasıl yelek giydirileceğini anlatmayı görev bilmişler kendilerine.
Valla helal olsun!
Bu arada tekrar ediyorum, uyandırdıktan sonra özür dileyen hostes arkadaşın tavrı, gayet insani bir tavırdı, benim sözüm Pegasus Hava Yolları'na.
Pegasus Hava Yolları'nın son kazığı
Uçağın yarım saat geç inmesiyle de son kazığı yedim. 5:30'da inip havaalanından çıksaydım, yarım saatte boş yolda eve varacaktım. Ancak inmem 6.15'i bulunca boğaz köprüsü trafiğine de takılmış oldum, dolayısıyla eve varmam 2 saat sürdü.
He, ondan öncesi de var... Hangi birini anlatayım, unutuyorum. Pegasus Hava Yolları'nın ücretsiz otoparkına giden servisi caddede beklemek zorundaymışız. Yaklaşık 15 dakika bekledim. Şimdi diyeceksiniz ki, eh o kadar da olur burası Türkiye. Şubat soğuğunda sabah 6.30'da İstanbul'un doğu sınırına yakın çorak bir arazide 15 değil 5 dakika da beklenmiyor be... Hani içeride beklesek, servis gelince bize haber verilse, minibüsü "yakalamak" zorunda olmasak daha iyi olmaz mı?
Deterjan gibi, sabun gibi, bardak çanak gibi insan canına direkt kastetmeyen şeylerde fiyat rekabeti olur da, bu 29 TL'larla, 59 TL'larla daha ne kadar iş olur, ben bir kez daha düşüneceğim, size de aynısını tavsiye ederim. Bir yandan personeline uzun vadede ağır sağlık problemleri çıkaran, diğer yandan çevreye geri dönülmez zararlar veren bir sektörü çocuk oyuncağı haline getirmek ne kadar doğru?
Şimdi demem o ki, Pegasus Hava Yolları bana uzak, Allah'a yakın olsun. Bundan sonraki uçuşlarımda artık Village Airlines, Aerobumbum, Forestair, Uganda Airlines, Şereflikoçhisar Avialinia tarzı firmaları kullanmayı düşünüyorum...
kuş uçar
uçak uçar
o zaman kuş uçaktır
uçak Allah'a yakındır
Pegasus da uçaktır
o zaman Pegasus Allah'a yakındır
sözünden dönen puşttur
----------
Yazıyı bitirdikten sonra internet'te gezinirken aşağıdaki habere rastladım.
Habere göre 05.09.2009 tarihinde Bodrum-Ankara seferini yapan uçağın egzoz çıkışındaki ısı normalin üzerine çıkmış. Bu durumda genel uygulamaya göre uçağın en yakın havaalanına indirilip, bakım ve parça değişimi tamamlanmadan kesinlikle tekrar kullanılmaması gerekiyormuş, ancak yine Pegasus Hava Yolları durumu göz ardı edip normal uçuşunu tamamlamış. Bu durum olağan denetlemelerde tespit edilince 2 milyon dolar'dan fazla bir ceza kesilmiş Pegasus Hava Yolları'na...
Uçak kazaları istatistiklerinde egzozda çıkan yangından dolayı düşen uçak sayısını düşünürsek, durumun ciddiyeti iyice ortaya çıkıyor.
Çok tehlikeli çok... Very dangerous... Sehr geferlich... Ochen apasna... Molto perikroso...
----------
Bu arada yazıyı okuyan bir kaç arkadaş bunlar olağan şeyler, niye sinirleniyorsun diye yorumlarını iletti. Öncelikle insanlığımdan sinirleniyorum... İkincisi bu olayların hepsi daha önce başıma geldi ama ilk kez hepsi tek bir havayolunda bir anda başıma geliyor, onun şaşkınlığındayım...