1.1.12

Halep, Suriye (Temmuz 2009)


Şimdiye kadar sitede iş ile ilgili gittiğim gezilere hiç yer vermemiştim. Ancak turistik gezilerimden çok daha fazla olduğunu ve diğerlerine kıyasla çok daha alakasız, enteresan yerlere gittiğimi düşünerek, zaman zaman iş gezilerime de yer vermeye karar verdim.

Eski fotoğrafları karıştırırken, komşumuz Suriye'ye 2009'da yaptığım bir buçuk günlük gezimi hatırladım.

O gezide hiç iş olmadığını söyleyebilirim. Üstelik çok kısaydı ve iş ile ilgili olduğundan şehri gezme fırsatı bulamadım. Ancak kaldığımız oteldeki kahvaltı bile bu geziye değerdi!

Halep, Suriye'nin ikinci büyük kenti. Bizim için en önemli özelliği, Türkiye'ye komşu olması. Gaziantep ya da Kilis'ten araçla bir saatten az zamanada ulaşılabiliyor.

Şehirde düzenlenen bir fuarı ziyaret etmek için gittim. Katılımcı olmadığımdan, yarım günün bile yeteceğini düşerek geziyi kısa tuttum.

Halep'e Ersan Abi ile beraber gittik. O da bir başka firmada, benim yaptığıma benzer bir işte, ihracat bölümünde çalışıyor. Onun da Suriye'ye ilk gidişiymiş...

İstanbul'dan Halep'e gitmenin en ideal yolu uçak ile Gaziantep'e gidip, oradan taksi tutmak. Yanlış hatırlamıyorsam Onur Air'den iç hat bilet alıp sabah çok erken saatte Gaziantep'e geldik. Burada kahvaltıyı yapıp, Halep için taksi aramaya başladık.

Gaziantep'ten taksi ile Kilis'e gidiyorsunuz. Burada Kilis-Halep arası dolmuşluk yapan normal plakalı arabalar var. Bunlara araç için toplam ücreti ödeyerek beklemeden gidebiliyorsunuz. Yine yanlış hatırlamıyorsam Kilis-Halep için 50 Dolar gibir bir para alıyorlar.



Halep'e vardığımızda sabah saatleriydi. Sakin bir yer... Ortadoğu kenti olunca, kalabalık, kaotik bir yer bekliyordum, ancak öyle değildi. Sanırım Cumartesi günüydü, bu yüzden de şehir normalden daha durgundu sanıyorum.

Halep Türkiye'ye kıyasla çok ucuz. Yemeklerin ne kadar ucuz olduğunu söylememe bile gerek yok... Kesinlikle kıyaslama yapılamaz. Yemek kültürü Gaziantep mutfağına oldukça yakın. Et çok fazla kullanılıyor.

Adını hatırlamadığım, kaldığımız 4 yıldızlı otel de, sunduğu hizmetten beklenmeyecek kadar ucuzdu. İki kişilik oda için 100 Dolar'a yakın bir para ödedik. İstanbul'da bile bu standarttaki otellerin 300 Dolar civarında olduğunu sanıyorum.

 



Otelin görünümü oldukça eski. Tadilattan geçmiş... Mimari oldukça farklı. Yine Güneydoğu Anadolu bölgesinin mimari özelliklerine çok

Otelden çıktıktan sonra da, aynı mimari tarzı bir süre devam ediyor. Sırf otelin kullanımına ayrılmış çok dar sokaklardan geçerek şehre çıkabiliyorsunuz.



Halep'in merkezi Kapalıçarşı ve çevresini andırıyor. Tadilattan geçmemiş çok sayıda bina var ancak modernize edilmiş otel, iş merkezi, kafe, lokantaların sayısı da azımsanacak gibi değil.


 
İlk gün Halep'i çok fazla gezdiğimizi söyleyemem. Geliş amacımız olan fuara gittik, gezdik.

Bu fuar birkaç yıldır düzenlenen Halep kuyumculuk fuarı. Ancak ne Türkiye ne de kuyumculuğun ileri olduğu başka hiçbir ülke ile karşılaştırılamayacak kadar küçük bir fuardı. Büyük bir otelin alt katında, bu işler için ayrılmış bir salonda yapılıyordu ve katılımcı sayısı 20'den fazla değildi.

Asıl amacım fuarın yeterli potansiyelde olup olmadığını görmek, uygunsa bir sonraki yıl katılmaktı, ancak kesinlikle böyle bir şeye gerek olmadığına karar verdim.

Fuara da tekrar gitmememiz gerektiğini anlayınca, Halep'teki ikinci ve son günümüzü şehre gezmeye ayırdık.


 İkinci günümüz, yazının başında sözünü ettiğim kahvaltıyla başladı. Bilmem, belki abartıyorum, belki gerçekten öyleydi, otelin sabah kahvaltısı unutulmayacak bir şeydi.

Özellikle yoğurt ve üzümler, sanırım bu bölgeye özel olduğundan, benim için unutulmaz bir taddaydı. Dediğim gibi iş anlamında burada hiçbir şey olmadı, şehri adam gibi gezebildiğimi de kesinlikle söylemem. Ancak sırf kahvaltı sayesinde bu geziyi çok çok iyi hatırlıyorum.


Halep'teki gezimiz yine merkezde başladı. Burada çok sayıda kilise var. Ülkenin genel nüfusu müslüman olmasına rağmen, sanırım buradaki Hristiyanlar da hiçbir sorun, çatışma vs. yaşamıyorlar.


Şehrin en çok ilgi çeken yerlerinden biri tartışmasız kafeleri. Bir kısmı Avrupai tarzda dekore edilmiş, bir kısmı ise Beyazıt'taki Çorlulu Ali Paşa Medresesi'ni andıran çok sayıda mekan var.



Çok kısıtlı bir zaman orada bulunmama ve yapmam gereken turistik gezinin en fazla yüzde beşini yapabilmeme rağmen, Halep'ten keyif aldığımı söyleyebilirim.

Turistik bir gezi için de iyi bir destinasyon olacağını sanıyorum. Gaziantep'ten bizim yaptığımız yolla ülkeye giriş yapıp, Halep, ardından deniz kıyısındaki Lazkiye üzerinden güneye doğru Şam'a toplam 4-5 günlük bir gezi hem keyifli hem ekonomik olacaktır sanıyorum.

Ülkenin vize istememesi gezginler için büyük avantaj.

Bu arada 2009'da gittiğimde Türkiye ile Suriye arasında hiçbir sorun yoktu. Yine Suriye'de bugünlerde olan iç çatışmaların hiçbiri yoktu. Bu tarz gelişmelerin genellikle yapay ve geçici olduğunu göz önünde bulundurursak, Suriye'nin Türkiyeli gezginler için hep ideal bir destinasyon olarak kalacağını sanıyorum...


 Ayrıntılı bilgi için:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Halep